İnsan ne acayip bir varlık. Bir anımız bir anımıza uymuyor. Bazen akıl, bazen de beden 5 dakika önce durduğu yerde durmuyor. An geliyor doğru dediğinden sapıyor, hiç yapmam dediği şeyi baş tacı yapıyor. Zaman içinde farkında olmadan dönüşüyor, değişiyor, anlıyor, fark ediyor, yakalıyor, yaşıyor. Ve en umulmadık zamanda en umulmadığı defalarca ve defalarca farklı biçimlerde yaşıyor.
Hayat boyu “Bazen”
Bazen başınıza öyle saçma bir hadise geliyor ki sadece tek kelimeyle yorum yapabiliyorsunuz: “Hayat”
Bazen başınıza öyle acı bir hadise geliyor ki sadece tek kelimeyle avunabiliyorsunuz: “Kader”
Bazen başınıza öyle büyük bir bela geliyor ve öyle olmaz şekilde içinden çıkıyorsunuz ki sadece tek kelimeyle duygunuzu ifade edebiliyorsunuz: “Şükür”
Bazen öyle bir koku gelip yerleşiyor ki burnunuza, o yanınızda olmasa da hep sizinle kalıyor ve yüreğinizden cennetten çıkma tek bir kelime geçiyor: “Evlat”
Bazen öyle kaçıp gitmek istiyorsunuz ki olduğunuz yerden, nefesiniz kesilmiş, yüzünüz solmuş ama kıpırdayamıyorsunuz ve tek bir duygu geziyor bedeninizde: “Çaresizlik”
Bazen her şey o kadar anlamsız geliyor ki, önünüze dünyayı serseler dönüp bakmıyorsunuz, kalbinizin üzerindeki ağırlık tek bir kelimeyi haykırıyor duymayı bilene: “Özlem”
Bazen o kadar doğru bir anda o kadar doğru bir yerde bulunuyor, o kadar doğru bir şey yakalıyor ve yaşıyorsunuz ki, karşılığını tek kelime verebiliyor: “Mucize”
Ve daha neler neler…
Aşk! O ayrı, karıştırmayalım!
Bir de “aşk” var. Başımızın tacı. Acısıyla yanıp kavrulup, sevinciyle tomurcuklandığımız, uçuştuğumuz aşk. Ama yukarıdaki tasvirlere benzer şekilde tasvir edemeyeceğim aşkı size. Herkese göre çok ayrı telden çalıyor zira. Aşırı kişisel. Her insan için farklı kılığa giriyor, yanına sokulduğunun şeklini alıyor, insanı türlü türlü hallere sokuyor. Birilerinin ayakları yerden kesilirken diğeri kör kuyularda merdivensiz kalıyor. Yaşanıyor, yaşatıyor, ölüyü diriltip cana nefes oluyor. Kıymetini bilenin bir ömür baş ucunda dururken hor kullananın avuçlarının içinden uçup gidiyor. Tüm bu sebeplerden ötürü size genel bir tanım veremeyeceğim. Herkes kendi aşkını kendisi yazsın.
Yaşayınız rica ederim.
İnsan, her hali başka. En azından ben böyle hissediyorum. Duygularım hep ayakta, sevincim, hüznüm, heyecanım, sinirim, aşkım, özlemim hep burnumun ucunda. İnsan olmanın tadını çıkarıyorum. Siz de öyle yapın.
Yaşayınız rica ederim. Yaşar gibi yapmayınız. Yaşayınız!
Hayat çok kısa…
Vitam vivere!*
Sevgilerimle
Seda Çağlayan