Kankalık Müessesesi

Şimdilerde önüne gelen herkesin herkese merhaba bile demeden önce bonkörce harcadığı “kanka” kelimesinin gerçek anlamı ve kankalık müessesesinin önemi hakkında esaslı biçimde yazmak arzusu var içimde ve sizi de buna maruz bırakmak istiyorum.

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne bile girmiş olan ve aslında sokak jargonuna ait bu kelime hakkında önce küçük bir açıklama verelim bilmeyenler için, ardından itibarını iade edelim. Sonrasında bu konuyla ilgili ne düşündüğünüzü dinlemek çok keyifli olacak benim için.

Kanka

Ad
Kan kardeşinden yapılmış bir kesik sözcük. Kan kardeşi ya da ant kardeşi, can ciğer arkadaş, çok yakın dost, gizdeş, sırdaş.

Kankalarım ve ben
Peki ne işe yarar bu “Kankalık müessesesi”?

Bir kere kesinlikle kaybettiğinizde kendinizi bulmanıza, fazla bulduysanız da kaybetmenize yarar. Yani “Hop hemşerim, kendine gel!” ya da “Allah aşkına bi’ sal ya! Bırak! İçinden ne geliyorsa onu yaşa!” komutunu en doğrudan ve kafana vururcasına verir kankan çünkü sen iyice b.ka batmadan dost acı söylemelidir. Dinlemeyeceğini ve kendi kafanın dikine gideceğini bile bile söyler, söylemelidir, racon budur.

Sabahtan akşama, akşamdan sabaha, sonra tekrar sabahtan akşama ve akşamdan sabaha derdini dinler. Aynı hikayeyi 1500 kere dinler. Teselli eder. Ağlaman için omzunu açar. Bazen günlerce evini açar, depresyon hırkası, koyu kahve ve içki tedarik eder. İçini açana kadar uğraşır. Sarar, sarmalar. Öper, saçını okşar, gözyaşını siler. Her zaman üzüntünü ya da depresif halini hafifletemez belki ama çabası bile yaranın %50’sini sarar. Sevgi en ağır yaranın bile görünmez ilacıdır.

Seninle meyhanelerde, evlerde, sokaklarda sarhoş olur. Şarkılar söyler, gerekirse nara atar, kahkakalarıyla sokakları, semtleri çınlatır. Kol kola yürür aşkın anarşistliğini yapar. Ertesi gün ikiniz de bir şey hatırlamadığınızda ise devreye diğer kankanız girer ve en aklı başında haliyle siz pis sarhoşlara detayları verir. Oh canınıza değsindir! İyi ki de yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir bütün bunlar taa ne zamandır.

Okul yıllarında edindiğiniz kankalarınızla her türlü ergenlik triplerinizi, gençlik heyecanlarınızı ve aile çatışmalarınızı paylaşırsınız. Yollarınız öyle bir kesişmiştir ve kaderiniz öyle bir birbirinin içine geçmiştir ki aslında belki de hiç ama hiç bir arada olamayacakken birbirinizden bir adım öteye gidemez olursunuz. Karı-koca kavgasından beter kavgalarınız da sonuçta bir yere bağlanmaz, zira karı-koca olmadığınız için boşanamazsınız da ve manyakça bir şekilde hep ama hep birbirinizi çok sevmeye devam edersiniz. İzahı yok. Birbirinizde en büyük yaraları belki zaman zaman kendiniz açarsınız ama yine sonunda siz tamir edersiniz. Bazen zaman alır ama sonunda mutlaka onarırsınız. Çünkü birbirinize olan sevginiz ve inancınız aslında hiç yok olmamıştır, sadece sizin saçmalıklarınızdan yorulup bir süre inzivaya çekilmişlerdir ve sizin akıllandığınıza ikna olduklarında tekrardan ortaya çıkarlar.

Kazık kadar insan olmuşsundur ama ergen gibi seninle gidip aynı dövmeyi gözünü kırpmadan yaptırır mesela kanka dediğin. Biri bu fikri ortaya attığında diğerleri tereddüt etmez bile. Düşünsenize, birbirinizi fişlemek gibi bir şey! Tövbe Yarabbim ya Hani bir masaya yeni biri geldiğinde ya da senin yokluğunda yeni biriyle tanıştığı zaman falan senle herkesten daha yakın olduğunun teminatıdır kollarınızdaki dövmeler. Ona göre yeni gelen kızlar ayaklarını denk alsınlardır yani. O kadar!

Bir zaman sonra kankalarınla birlikte aileleri de hayatının bir parçası haline gelirler. Hele bir de benim gibi tek çocuksan o kalabalık ailelerin içinde önce pek bir değişik hisseder sonra da vaz geçemezsin. Böylece gittikçe çoğalır, kendi aileni de kankalarınla seve seve paylaşırsın.

Benim olan senindir

Kankalar arasında senin-benim yoktur. Evini, işini, başarısını, parasını, hayalini, üzüntüsünü, arabasını, kahvesini, ekmeğin köşesini, içkisini, sigarasını, kitabını, annesini, babasını, ablasını, abisini, evladını, sevgisini, nefretini, ölümü, doğumu, düğünü-derneği, bazıları sarı-kırmızı renkleri, kedisini-köpeğini, ayakkabısını, yüzüğünü ve en çekilmez anlarda hayatını oyun bahçesine çevirebilmek için umudunu paylaşır kankan seninle.

Karşı cinsten kanka olur mu?

Hem de miss gibi olur. Kadınla erkek arasındaki “ateşle-barut” meselesini yerle bir eden bir durumdur kadınla erkek arasındaki kankalık. Bir kadınla bir erkek öpüşmeden de sadece gerçekten arkadaş olarak çok yakın olabilir ve kankalık mertebesine erebilirler. Bunun tersini düşünerek olaya magazin katmaya çalışıp insanları bunaltmaya çalışmaktan vaz geçilsin artık mümkünse. Yıl olmuş 2019!

Kendi penceremden değerlendirmem gerekirse gerçek kankalık müessesesi benim gibi bir tek çocuğun başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir. Hayatımda oldukları için her birine tek tek teşekkür etmek istiyorum tüm kalbimle.

Şöyle bitirelim o halde 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s