Seni seviyorum çünkü…

“Seni seviyorum” diye aklından geçiriyor kız bir yandan şarkısını söylerken ılık yaz akşamında. Güneş batmak üzere. Oturdukları sandalyelerin ayakları suda. Önlerinde sakız beyazı örtülü tahta bir masa, üzerinde ufak bir çilingir. Dillerine dolanan şarkının notaları kızın karşısında oturan, saçlarının rengi güneşten iyice açılmış sevgilisinin parmaklarının ucunda. Tuzlu omuzlarından akıp giden Ege’nin akşam meltemi. Şarkı söylerken kızın gözleri kapalı; gülümsüyor.

Mutluluk bundan daha fazlası olabilir mi? İşte bu kadarcık bir an mutluluk. Okurken bile hafifçe gülümsediğiniz. Hayat bu kadarcık işte. Bu kadar basit.

Seni Seviyorum

Şarkı bitiyor, bir kez daha çarpıyor kadehler hafifçe birbirine, akıyor yudumlar yağ gibi dudaktan kalbe ve kız az önce aklından geçirdiği cümleyi bu kez yüksek sesle tekrarlıyor:

K-Seni seviyorum.
E-Buna ne zaman karar verdin? (Gülümsüyor)
K-Uzun zamandır böyle hissediyorum aslında.
E-Ben çok emin olamıyorum. (Yine gülümsüyor)
K-Nasıl olamıyorsun? Başka kime böyle bakıyorum ki? Göremiyor musun?
E-Görüyorum. Ama ben duymak istiyorum. (Bu kez ciddi)
K-Söylüyorum ya işte!
E-Öyle iki kelime kesmez beni, bilirsin. Daha fazlasını duymak istiyorum. Neden seviyorsun beni?
K-Çünkü seviyorum işte, nasıl yani, madde madde sıralamamı mı istiyorsun gerçekten?
E-Evet, gerçekten istiyorum, hadi.

Kız bir an sıralamakta zorlanıyor karşısındaki erkeğe duyduğu aşkın sebeplerini. Deniyor:

K-Seni seviyorum çünkü beraberken çok eğleniyoruz.

Düşünüyor…

E-Başka?
K-Seni seviyorum çünkü birbirimizi çok iyi anlıyoruz, aynı anda aynı şeyi düşünüp aynı cümleleri kurabiliyoruz. (yine ufak bir es) Sonraaa seni seviyorum çünkü sen kimseye olmadığın kadar bana açık olabiliyorsun, kendimi iyi hissediyorum kendinle ilgili mahremini benimle paylaştığın zaman. Seni seviyorum çünküüü heyecanların hiç bitmiyor, çocuk gibisin. Seni seviyorum çünkü merhametlisin, çok dışa vurmasan da öylesin. Seni seviyorum çünkü bir çok erkekten farklı olarak zayıflıklarını göstermekten çekinmiyorsun. Seni seviyorum çünkü bir yanın istikrarlıyken diğer yanın hercai. Seni seviyorum çünkü hata yapmak pahasına kendi kafanın dikine gidebiliyorsun. Seni seviyorum çünkü… Çünkü daha yüzlerce sebebim var galiba, sen sorana kadar ben de art arda sıralamamıştım. Peki ya sen? Sen beni neden seviyorsun?
E-Sıra bende mi? Ama bu benim oyunumdu? Hem nereden çıkarıyorsun seni sevdiğimi? (Çok pis sırıtıyor)

Kız tam küskün bir bakış fırlatacakken;

E-Peki peki dur bi dakika…

Ve bir an düşünüyor;

E-Seni seviyorum çünkü sen her şeyden önce benim gerçek dostumsun ve bu hep böyle kalacak, biliyorum, seni seviyorum çünkü dünyanın öbür ucunda da olsan sen çoğu zaman adeta benim diğer yarım gibisin, hissedersin, seni seviyorum çünkü en zor anlarda bile dünyayı kendin ve etrafındakiler için güzelleştirebilecek bir sebep bulursun, gözlerindeki ışık hep orada, seni seviyorum çünkü sen içinde aynı anda hem 15 yaşında bir kız çocuğunu hem de olgun bir kadını yaşatabiliyorsun, seni seviyorum çünkü sen hep çok güçlüsün, sen olmak için başkasına ihtiyaç duymazsın ve seni seviyorum çünkü beni olduğum gibi, tüm hatalarımla, aksiliklerimle, değiştirmeye çalışmadan seviyorsun. Kendini kaybetmeden yaşamak isteyen bir erkek için bundan daha önemli bir sebep olabilir mi bilmiyorum.

Denize Doğru

Kız gülümsüyor, yerinden kalkıp sevgilisinin sandalyesinin arkasına geçiyor, ona sarılıp yanağına bir öpücük konduruyor. Denize doğru birkaç adım atıp, ayaklarıyla suyu birkaç kez ileriye doğru fırlatıyor, güneşin yarısı ufuk çizgisinin üzerinde diğer yarısıysa denizin içinde, günün en güzel anlarından birini yakalıyorlar yine birlikte. Omuzunun üzerinden arkasında kalmış olan sevgilisine bakıyor.

K-Denize girelim mi?
E-Girelim.
K-Hadi!

Diyeceğim şu ki;

Soğuk, çoğunlukla güneşsiz geçen ve hepimizi geçici depresyonun eşiğine getiren bu tatsız kış günlerinde size böyle tatlı bir yaz günü armağan etmek istedim. Okurken hissettiniz, biliyorum. Sadece Ege’nin ılık havasını, denizden gelen iyot kokusunu değil, bu çiftin arasında geçen konuşmanın içinde yaşanan duyguları da hissettiniz bir çoğunuz. Hissedememiş olanlar da ümitlerini yitirmesinler, elbet sizin de hissedeceğiniz günler gelir.

Yukarıda geçen diyaloğu etkisi daha yüksek olsun diye birbirine aşık iki insan üzerine kurdum. Siz istediğiniz şekilde hayal edip farklı ilişkiler üzerine kurabilirsiniz hikayenizi. Kendi hayatınıza uygun biçimde rolleri dağıtabilirsiniz. Anne-çocuk, baba-çocuk, iki kardeş, iki arkadaş, öğretmen-öğrenci ve hatta yönetici-çalışan bile olabilir. Oynanan bu “seni seviyorum çünkü…” oyununun ilişkileri nasıl farklılaştırdığını, derinleştirdiğini, canlandırdığını gerçekten yaşayarak deneyimlemenizi isterim.

“Evladım o benim, zaten biliyor benim onu nasıl sevdiğimi”

“Kaç yıllık kocam, ne gerek var şimdi, eski köye yeni adet”

“Söylersem şımarır”

diye düşünmeyin. “Seviyorum ama gösteremiyorum, söyleyemiyorum” bahanelerinin arkasına sığınmayın, sığınmayın ki karşılığında kendinizi çok sevdiğiniz o insanın gözünden görebilme, dinleyebilme fırsatını kaçırmayın.

Hissettiklerinize inanamayacaksınız. Her türlü anlaşmazlığı, uzaklığı, egoyu çözebilir birbirinize söyleyeceğiniz cümleler. Yeter ki kalbinizi açın. Hayat bize bildiklerimizi unutturacak kadar sert olabiliyor zaman zaman. Siz, dilinizin ucundaki sihirli kelimeleri sevdikleriniz için sıklıkla kullanmayı unutmayın.

Sevgilerimle,
Seda Çağlayan

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s