Aralık ayının sonlarına geliyoruz. Her yer şıkır şıkır oldu bile. Caddeler, sokaklar, vitrinler… Ve her yıl yaşanan o tatlı telaş yine geldi kapımıza dayandı. Kime ne alacağız? Bence yılbaşının en güzel kısmı burası. Hediye alışverişi.
Hediyeler
Ben hediye almaya bayılırım. Ama aynı zamanda hediye vermeye de bayılırım. Öyle eften püften hediye almaktan da vermekten de hiç hoşlanmam. Düşünülmüş olması lazım. Pahalı-ucuz, markalı ya da bir milyoncu dükkanlardan inanın hiç fark etmez. Yeter ki bir rasyoneli olsun.
Detay benim olayım
Bu sene henüz bu işlere giremedim. Vakit olmadı gerçekten. İnternetten hediye alma olayını da sevmiyorum. O zaman yeni yıl ruhu denen şeyi yakalayamıyorsunuz. Vitrinlere bakmam, dükkanlara girip çıkmam lazım. Paketler falan yapılırken görmem, gerekirse “O kurdele değil de şu olsun” demem lazım. Seviyorum bu işleri. Detaylarla uğraşmayı seviyorum. Sonuçta bu da benim yeni yıl ritüelim.
Dönemsel filmler gibi, dönemsel mevzu
İşte tam da bu sene kime ne yapacağım diye düşünürken geldi aklıma; aşağıda okuyacağınız, hikaye tadında size aktaracağım olay. Hikaye değil aslında ama böyle anlatmak daha masalsı oluyor. O yüzden bu şekilde aktaracağım. Şunun gibi farz edebiliriz, şu ara nasıl Netflix’te ağırlıklı olarak yılbaşı dönemine ait filmler yayınlanıyorsa bu hafta da İnce Mevzu’da böyle tatlı bir yılbaşı hediyesi hikayesi var. Başlıyoruz…
Yeni yıl hediyesi
Yeni yıl yaklaşıyordu ve kız sevdiği adama ne hediye alacağı konusunda cevapsızdı. Ucuz ya da pahalı fark etmezdi, özel ve anlamlı olması önemliydi. Düşündü, düşündü, düşündü… Sonunda kararını verdi! Adamın küçük yaşlarında seyrettiği, çok beğendiği, film koleksiyonuna katmak istediği ama bir türlü bulamadığı bir film vardı. Kesinlikle o alınacaktı!
Beklemek
Kız başladı aramaya. Yaşadığı şehrin altını üstüne getirdi ama yok, yok, yok… Bulamıyordu! Sonunda bir DVD dükkanı sahibi -kızın o güne kadar gördüğü en beyefendi adamlardan biriydi kesinlikle- “Ben bulacağım bu filmi size, bana birkaç gün zaman verin lütfen” dedi.
Kızın gözleri parladı. “Anlaştık :)” diyerek beklemeye başladı. Sonunda haber geldi, film bulundu. Hem de koleksiyoncu şahsiyetin tam da istediği gibi VHS kaset olarak. İşte bu gerçekten harika olmuştu. Filmin İngiltere’den gelmesi için de bir kaç gün bekleyeceklerdi ama hiç önemli değildi, zaten beklenen kişi de başka bir ülkeden yeni yıl için gelecekti evine, yani daha zamanları vardı. Birkaç gün sonra film DVD dükkanına ulaştı. Kız gerçek minnet duygularıyla adama teşekkür etti, yeni yılını kutladı ve adamın “Mutluluklar” dileği eşliğinde zaferine ulaşmış olmanın verdiği rahatlık ve suratındaki kocaman gülümsemeyle dükkandan ayrıldı.
Gümüş baskılı şık hediye paketi kağıtları aldı. Eli böyle şeylere yatkın olduğu için şahane bir paket yaptı. Hediye artık gerçek sahibinin olmaya hazırdı.
İşte o gün!
Ve sonunda o gün geldi. Kız abartıdan uzak ama özenle seçilmiş yılbaşı yemeği kıyafetini giydi, kuaföre gidip saçlarını doğal bir şekilde tarattı, hafif bir allık, bir parlatıcı ve kendisine birkaç gün önce verilen ve yeni yıl hediyesi olan en sevdiği parfümünden sıktı boynuna. Artık hazırdı. Bir taksiye atladı ve kalbi hızla atarken bunca aydır beklediği karşılaşmaya doğru yola çıktı.
Her zaman olduğu gibi kapıda sıcacık ve neşe içinde karşılandı. İçeri girdi, arka odaya geçti ve elindeki paketleri bıraktı. Salonda onları bekleyen yeni yıl sofrasına oturdular. Zaten fazla kalabalık değildiler. Neşeli bir şekilde sohbet ederek yemeklerini yediler. Saatler geçtikçe yeni yıl zamanları yetişkin insanların bile içini saran o hediye açma hevesi giderek onlarda da yükseliyordu.
İşte o an!
Kız yerinden kalktı, arka odaya gitti, yerde duran büyük karton torbanın önünde eğildi ve diğerlerinin arasından aradığı paketi çekip çıkardı. Kafasını kaldırdığında kendisine bakan bir çift meraklı gözle karşılaştı.
“Ne yapıyorsun sen burada?” dedi adam.
“Senin hediyeni alıyordum” diyerek elindeki paketi karşısındakine uzattı kız. Kalbinin sesi dışarı çıkacak diye ödü kopuyordu! Adam mahcup bir ifadeyle gülümseyerek teşekkür etti. Tam paketi açmaya yeltenmişti ki atıldı kız, “DUR! Açma hemen, tahmin etmeye çalış önce.”
Adam paketi tarttı, salladı ama sonunda “Bilemiyorum işte ne olduğunu, açayım mı?” diye büyük bir istekle sordu. Kız onay verir şekilde hafifçe kafasını salladı. Küçük bir erkek çocuğunun merakıyla paketi yırtarak açtı adam. Şöyle bir baktı, sonra tekrar dikkatlice baktı ve o koca adam kocaman bir çığlık atarak “İNANAMIYORUM!!!! Nereden buldun sen bunu, nereden biliyordun?” diye bağırdı ve kızı sımsıkı kucakladı. İşte her şey bu an içindi. Kız adamın yüzündeki ifadeyi gözleriyle görmüş, mutluluğun sesli halini kulakları ile duymuş ve şimdi de ödülü olan kucaklaşmanın tadını çıkarıyordu.
Bir yılbaşı gecesini yılbaşı gecesi yapmak için daha fazla bir şeye gerek yoktu zaten.
İyi alışverişler.
En derin sevgilerimle,
Seda Caglayan