Fena halde dökülesim var. Yine farkında olmadan “burama kadar” gelmiş. Neden böyle oldu diye düşününce de çok elle tutulur bir sebep bulamıyorum. Bu şehir insanı yoruyor herhalde; bu iş hayatı, trafik, yetişmeye çalışmalar, sanki çok büyük marifetmiş gibi aynı anda üç iş birden yapmalar vesaire vesaire…
Multitaskinggillerden misiniz?
Oysa ki bizim beynimiz buna programlı değil ki; bizim bedenimiz, ruhumuz bu kadar karışık, bu kadar hızlı, bu kadar “multitasking” bir işleyişe göre programlanmamış ki. Ayrıca bu zavallı beden, ruh, akıl ve kalp dörtgeni bu kadar hor kullanılınca bizi ne kadar idare eder diye düşünüyoruz acaba? Hiç durmuyoruz; bir ara vermek yok, bir nefes almak yok. Çok yazık etmiyor muyuz bu şekilde kendimize de çevremize de. Yıpranma süresini bu kadar hızlandırıp hızlı hızlı çekip gitmek için bu acelemiz ne?
Piano piano
Fena halde yavaşlayasım var. Yoruldum, içim yoruldu, ruhum yoruldu. Sevdiğim insanların yüzlerine uzun uzun bakmayı özledim. Sevdiğim insanlarla uzun uzun konuşmayı özledim. Derdini dinlemeyi, derdimi açmayı, birlikte çare aramayı özledim. Hızla akıp giden zaman içinde kartopu gibi yuvarlanan hayatımı yakalamak, yuvarlanmak yerine yavaş yavaş, sindire sindire, tadını çıkara çıkara yaşamak istiyorum hayatı ben. Adı “sistem” olan bu şeyden kurtulmak, çıkmak, 1970’lerde yaşayan insanların sakin, saf, duru yaşantılarına geçiş yapmak istiyorum.
Ah ulan, çok geç geldim şu hayata, bir türlü adapte olamıyorum!
Yavaş yavaş bakışsak
Yavaş yavaş gülüşsek
Yavaş yavaş kaçırsak gözlerimizi
Yavaş yavaş yanaşsak
Yavaş yavaş konuşsak
Yavaş yavaş tanışsak
Yavaş yavaş beğensek birbirimizi
Yavaş yavaş ısınsak
Zamanı bir kenara atsak
İsimlerimizi unutsak
Çığlık çığlık karanlıklarda
Işıkları hiç yakmasak
Yıllar sonra rastlasak
Kaç yıl geçmiş sormasak
Biraz utangaç bir gece daha
Aşık olsak alışmasak seninle
Yavaş yavaş öpüşsek
Yavaş yavaş dokunsak
Yavaş yavaş salsak kendimizi
Yavaş yavaş sarılsak
Yavaş yavaş sevişsek
Yavaş yavaş terlesek
Yavaş yavaş tatsak birbirimizi
Yavaş yavaş aşık olsak
Zamanı bir kenara atsak
İsimlerimizi unutsak
Çığlık çığlık karanlıklarda
Işıkları hiç yakmasak
Yıllar sonra rastlasak
Kaç yıl geçmiş sormasak
Biraz utangaç bir gece daha
Aşık olsak, alışmasak seninle
Söz – müzik: Sertab Erener-Demir Demirkan
Seda Çağlayan