Sıradan bir gündü. Odamdan çıktım. Uzun koridoru duvardaki lambrilere parmaklarımın uçlarını sürterek yürüdüm, büyük iki kanatlı ve camlı salon kapısından içeri girdim. Sol taraftaki kütüphaneye yöneldim. Boyumun yetmediği üst rafları görebilmek için taburenin üzerine çıktım. Gözlerim soldan sağa, sağdan sola bir kaç kez taradı rafları. Ve sonunda bir kitabın sırtına takılı kaldı. Belki de sırf ismi yüzünden. Çekip aldım. Sanırım 13 yaşındaydım.
Bilmiyordum
O kitabın içinde nelerle karşılaşacağımı bilmeden almıştım elime. Yazan kadını bu denli seveceğimi de bilmiyordum. 13 yaşında bir kız çocuğu için oldukça çarpıcı bir deneyimdi Kadının Adı Yok’u okumak. Annemle babam gördüler kitabı elimde ama hiç müdahale etmediler. O kütüphane bana açıktı ve içinde dini kitaplar, siyasi kitaplar, aşk romanları, polisiyeler, Rus edebiyatı ve daha niceleri vardı. Ve ben canım ne isterse alır okurdum. Çocuk kitaplarından yetişkinler dünyasına bu kütüphane sayesinde hızlı bir geçiş yapmışım aslında, şimdi düşününce fark ediyorum.
Nefret etmedim
Hayır efendim, o yaşta bir kız çocuğu olarak o kitabı okuyunca erkeklerden nefret etmedim. Hala da etmiyorum, çok şükür hayatımda hiç erkeklerden nefret etmeme sebep olacak bir erkekle tanışmadım. Aslında bir dakika, tanıştım, hem de baya küçük bir kızken tanıştım. Konuyu çok hızlı biçimde aileme aksettirdiğim için hayatıma girmesiyle hayatımdan çıkarılması bir oldu ama onun hesabını hayatıma giren diğer erkeklere kesmedim. Zaten bu coğrafyada yetişmiş hangi kadının anlatacak en az bir tane hikayesi yoktur ki? Bence imkansız. Ben bile o kadar rafine büyütülürken denk geldim işte. Sokaktaki herhangi birinden korudular ama öğretmen diye hayatıma giren bir pislikten ilk anda koruyamadılar. Neyse, konuyu çok dağıtmadan devam ediyorum. Evet, o kitabı okuyunca erkeklerden nefret etmedim ama baya bir gözüm açıldı. Benim dünyamda hiç olmayan gerçeklerle tanıştırdı o kitap beni. Korkak da olmadım, sadece öngörü sahibi oldum aslında.
Kitaplar-Dergiler
Sonra da hep takip ettim Duygu Asenayı. Çıkardığı diğer kitapları okudum. Kadınca zaten evimize giren bir dergiydi, müdavimi oldum. Hıncal Uluç’la atışmalarını yıllarca merakla takip ettim, yaşım bu işler için küçüktü ama merakım büyüktü. Bence yetişme çağındaki bir genç kızın şansıydı Duygu Asenayı fark edebilmek. İlla koyu feminist olmaya gerek de olmuyordu, ben olmamıştım işte, ihtiyacın olan kadarı alıp açık bir kafayla hayatına devam edebilirdin. Ben öyle yapmıştım.
Erkendi, çok erken
Çok erken ayrıldı bu dünyadan. Böyle bir ülkenin kadınları için daha söyleyecek çok sözü olacaktı, biliyorum. Mesela geçenlerde “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” platformunun kapatılması konusu gündeme geldiğinde direkt onu düşündüm. “O olsaydı bu insanların sesine ses olurdu” diye geçti içimden. Çok tuhaf olmakla beraber bir o kadarda doğal geliyor bana, onu çok sık düşünüyorum. Muhtemelen bu ülkede kadının derdi bitmediği ve bu konularla ilgili tertemiz beynime çok erken yaşta giriş yaptığı için zihnimde daima güncelliğini koruyor.
Doğum günün kutlu olsun Duygu
Ve bugün Duygu’nun doğum günü. 19 Nisan 1946. Duygu bugün 76 yaşında. O da ölümsüzlerden. Ardında bu kadar çok konuşulacak mesele, okunacak kitap ve hala süren bir dava bırakmış bir insanı ölmüş kabul etmiyor içim. Ve kendisini bu kadar anarken sizinle de paylaşmak, bugün aklından hiç geçirmeyenlere onu hatırlatmak istedim galiba. Güzel insandı, güzel kadındı, eminim en güzel yerde en güzel şekilde varlığını bir şekilde devam ettiriyordur. Doğum günün kutlu olsun Duygu…
Yaşasaydı neler duyardık, belki meydanlarda karşılaşır, selfie bile çektirirdik. Mesela geçen cumartesi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu derneğine açılan hukuksuz kapatma davası karşısında kesin ve net meydanda olurdu o da…. Bir iki bir şey de söylerdi…Bilmeden, aslında onu dinlemek isteyen onlarca kadın olduğunu… Sesi uzun süre kulaklarımdaydı. Şimdi hatırlamıyorum tınısını.Türk kadınının en erken kayıplarından biridir Duygu Asena… Birlikte mücadele etmek isteyeceğimiz ne güzel bir akıldı o❤️
BeğenLiked by 1 kişi
Kesin meydanlarda olurdu, şüphesiz:)
Tanıdığım tüm kadınların onu bu kadar çok benimsemiş olması da beni ayrıca mutlu ediyor. Bilmeyenlere de öğretmek, anlatmak lazım. Belki bu yazı 3-5 kişinin kulağına kar suyu kaçırır diye yazmak istedim. Teşekkür ederim yorumun için Berilcim:)
BeğenBeğen